....... CEZA MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE
GÖNDERİLMEK ÜZERE
............... AĞIR CEZA MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE
DOSYA NO :..............
TUTUKLULUK HALİNİN
DEVAMI KARARINA
İTİRAZ EDEN SANIK : ......................
MÜDAFİ : Av. ...........................
KONU : ........ Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/........ E sayılı dosyadan 03/07/2020 tarihli celsede haksız ve hukuka aykırı biçimde, hatalı olarak verilen tutukluluk halinin devamı kararına karşı itiraz dilekçemizdir.
AÇIKLAMALARIMIZ
Bakırköy ........... Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/........ E sayılı dosyasından ...................... tarihli haksız ve hukuka aykırı biçimde, hatalı olarak verilen tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Müvekkilin delilleri karartma şüphesini bulunmaması, sabit ikametgah sahibi olması ve EN ÖNEMLİSİ SOMUT OLAYDA TUTUKLAMA NEDENLERİNİN BULUNMAMASI NEDENİYLE verilen karar usule, yasaya ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına aykırıdır. Şöyle ki;
SOMUT OLAYDA TUTUKLAMA NEDENLERİNDEN HİÇBİRİ BULUNMAMAKTADIR.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesine göre;
“a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa,
b) Şüpheli veya sanığın davranışları; 1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, 2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma, hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa” tutuklama nedeninin bulunduğu var sayılabilir.
Somut olayda tutuklama nedenlerinin hiçbiri bulunmamaktadır. Müvekkil sabit ikametgah sahibidir. Bugüne dek hiçbir suça karışmamış olup sicili temizdir. Soruşturulan suç ……. olup, toplanması gereken tüm deliller toplanmıştır, dolayısıyla müvekkilin delilleri karartabilmesi de mümkün değildir. Ayrıca müvekkilin delileri yok etmesi, gizlemesi, değiştirmesi, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunması mümkün değildir.
Tutukluluk soruşturma-kovuşturma aşamasında ANCAK ŞARTLARININ VAR OLMASI HALİNDE . ALINABİLECEK BİR TEDBİRKEN, SOMUT OLAYDA TUTUKLULUK HALİ BİR CEZAYA DÖNÜŞMÜŞTÜR.
CMK’nun 101 maddesine göre, tutuklama kararında adli kontrol uygulamasının neden yetersiz kalacağı hukuki ve fiili nedenleriyle birlikte belirtilmelidir. CMK 109’daki koşullara uymamanın neden yetersiz kalacağı açıkça ve tüm hukuki gerekçeleriyle birlikte; ayrıca bu gerekçeler de somut olgularla desteklenerek belirtilmesi gerekir. Ve ancak somut olayda TUTUKLAMA YERİNE ADLİ KONTROL HÜKÜMLERİNDEN HERHANGİ BİRİNİN “ÖRNEĞİN EV HAPSİNİN” UYGULANMASI HALİNDE DE, TUTUKLAMA KARARINDAN BEKLENEN FAYDA SAĞLANABİLECEKTİR.
Unutulmaması gerekir ki, TUTUKLAMA BİR TEDBİRDİR. Tedbir olarak uygulanabilecek bir kurumun CEZAYA DÖNÜŞTÜRÜLMEMESİ TUTUKLAMA KARARININ ÖLÇÜLÜ OLMASI GEREKMEKTEDİR. Verilen karar ile ölçülülük ilkesi aşılmıştır.
Unutulmamalıdır ki kişinin Özgürlük ve Güvenlik hakkı hem Anayasa (m.19) hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi İLE (m.5) teminat altına alınan temel haklardandır. Tutuklama işlemleri bir tedbir niteliğindedir. Tutuklama koşulları yok ise tutuklama şüpheliye verilen bir ceza olarak kabul edilmektedir.
SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda arz ve izah edilen ve Sayın Mahkemenizce re’sen göz önünde tutulacak nedenler dahilinde, .................Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/166 E sayılı dosyadan ............. tarihli celsede haksız ve hukuka aykırı biçimde, hatalı olarak verilen tutukluluk halinin devamı kararına itirazlarımızın kabulüne, BİHAKKIN TAHLİYESİNE, Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise ADLİ KONTROL HÜKÜMLERİNDEN bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasına karar verilerek SERBEST BIRAKILMASINA karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.
Sanık Vekili
Av. ..........................
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder