Eminim birçok vergi borcu olan kişi şu soruyu sormuştur; “Acaba bu vergiyi hiç ödemesem no’lur? Zamanaşımı bu işlerde nasıl oluyor? Ben çok basit bir şekilde size konuyu özetlemeye karar verdim. Detaylarını merak eden aşağıdaki makaleyi de okuyabilir tabii.
Kamuya olan borçlarınız, vergi borcunun vadesinin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmez ise zamanaşımına uğrar ve devletin bunu sizden tekrar istemeye hakkı kalmaz. Örneğin 29.01.2010 tarihine kadar ödemeniz gereken bir vergi borcunuz varsa İdare bu alacağını sizden ancak 31.12.2015 tarihine talep edebilir. ( 2010 yılını izleyen takvim yılı başından yani 2011’den itibaren 5 yıl içinde bu da 31.12.2015’e tekabül eder) Tabii siz benim çok eskiden kalma şu kadar borcum vardı ödeyecektim demezseniz…Bu düzenleme kanunun kendisinde vardır. Vergi Usul Yasası’nın 114′üncü maddesi “Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğramaktadır“.
Tabii çoğu vergi meselesinde olduğu gibi iş bu kadar basit değil. Bu beş yıllık zamanaşımı süresini kesen haller mevcut. Ayrıca bazı durumlarda zamanaşımı süresi işlemiyor. Eğer;
1- Borcun kısmen dahi ödenirse
2- Borçlu hakkında haciz tatbik edilirse
3- Cebren tahsil ve takip sırasında her ne şekilde olursa olsun bir tahsilat yapılırsa
4- Borçlu kişiye ödeme emri tebliğ olursa
5- Borçlu tarafından mal bildiriminde bulunulursa ve mal edinme ya da artmalarının idareye iletilirse
6- İhtilaflı amme alacaklarında yargı idare lehine bozma kararı verirse
7- Alacağın teminata bağlanırsa
8- Yargı yerlerince icranın tehirine/yürütmenin durdurulmasına karar verilirse
9- Amme idareleri arasında borcun ödenmesi için yazılı başvuruda bulunursa
10- Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaat yapılması ve/veya ödeme planına bağlanırsa
11- Vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması
Zamanaşımı süresi kesilir ve yukarıdaki şartlardan herhangi birinin hasıl olduğu tarih itibariyle yeniden başlar. Örneğin 01.01.2010 vadeli bir 7.500 TL borcunuz var. Yıl olmuş 30.12.2015 ve siz borcu ödememişsiniz. Sonra 30.12.2015’de bu borcu hatırladınız ve en azından yarısını ödemek için vergi dairesine gittiniz veya vergi dairesi borcunuzu size bu tarihte tebliğ etti. Eğer 01.01.2016 ya kadar sabredebilseydiniz veya 2016 tarihinde postacı o ödeme erini size ulaştırmış olsaydı, bu borcu ödemek zorunda kalmayacaktınız. Şimdi belki gecikme zammı bile asıl borcunuzdan fazla olacak. Çok kötü. Keşke zamanında borcunuzu ödeseydiniz.
Özellikle 11. Madde çok tartışma konusuydu ki bunla ilgili bir düzenleme yapıldı. Önceden vergi daireleri baktılar ki bazı vergi alacakları zamanaşımını uğrayacak hemen dosyayı takdir komisyonuna gönderiyorlardı daha sonra dosya orada beklemeye başlıyordu. Daha sonra buraya “Duran zaman aşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hal ve takdirde bir yıldan fazla olamaz” fıkrası eklendi. Bu konu hakkında detaylı açıklamalar a http://bit.ly/c0McMVlinkinden ulaşabilirsiniz.
Peki zamanaşımının işlememsi nedir? Eğer devlet borçlunun hakkında hileli iflas ettiğine veya vergi borcunu ödememek için yurtdışına kaçtığına kanaat getirirse zamanaşımını hiç dikkate almaz, yani zamanaşımı işlemez. Tabii borcu ödemekten kaçınma gayesi taşımadığı ve art niyet olmadığı sürece, olağan iflasın veya ülkeden geçici ayrılmaların zamanaşımının hesabında yeri olamaz.
*Yukarıdaki açıklamalar tamamen aşağıdaki yazıdan istifade edilerek hazırlanmıştır.
VERGİ TAHSİL ZAMANAŞIMI
Bilindiği üzere, vadesinde ödenmeyen amme alacağının tahsil imkanı, zamanaşımı süresinin bitimiyle ortadan kalkmaktadır.
Tahsilat zamanaşımı, idare yönünden hak düşürücü niteliktedir.
Alacaklı idareler, vadenin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren beş yıl içerisinde alacağı nakden ya da mahsuben hesaplarına intikal ettirmedikleri takdirde, borçlunun rızasına dayalı ödeme haricinde, artık alacağı talep hakkını kaybetmektedirler.
Doğal olarak da tahsilatı gerçekleştirmek amacıyla borçluya ödeme emri tebliği, kişi hakkında cebri takibe girişilmesi gibi herhangi bir idari işlem tesisi de mümkün değildir.
II- TAHSİLAT ZAMANAŞIMINI KESEN VEYA İŞLEMEMESİNİ SAĞLAYAN HALLER
Alacaklı amme idaresi, alacağın tahsilat zamanaşımına uğramasını önlemek için sahip olduğu yasal haklarını kullanabilir ve uygun yollara başvurabilir.
Konuya ilişkin 6183 sayılı Kanun’un 103. maddesinde zamanaşımını kesen ve 104. maddesinde de zamanaşımının işlememesini/durmasını temin eden sebepleri sıralamıştır.
A- ZAMANAŞIMINI KESEN HALLER
103. madde belirtilen ve zamanaşımının kesilmesine yol açan haller şunlardır:
Borcun kısmen ödenmesi, borçlu hakkında haciz tatbik edilmesi, cebren tahsil ve takip sırasında yapılan her çeşit tahsilat, borçlu kişiye ödeme emri tebliğ olunması, borçlu tarafından mal bildiriminde bulunulması ve mal edinme ya da artmalarının idareye iletilmesi.
Sözü edilen haller hem borçlu açısından geçerlidir hem de, asıl borçlu adına kefil olan kişileri ve ayrıca yabancı şahıs ve kurumların temsilcilerini bağlamaktadır.
Aynı maddede sayılan diğer haller ise;
İhtilaflı amme alacaklarında yargının idare lehine bozma kararı vermesi, alacağın teminata bağlanması, yargı yerlerince icranın tehirine/yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi, amme idareleri arasında borcun ödenmesi için yazılı başvuruda bulunulması, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaat yapılması ve/veya ödeme planına bağlanmasıdır.
B- ZAMANAŞIMININ İŞLEMEMESİ
Borçlunun yabancı memlekette bulunması, hileli iflas etmesi veya terekenin tasfiyesi dolayısıyla hakkında takibat yapma imkanının olmaması halinde zamanaşımı durmaktadır.
III- ZAMANAŞIMINI ETKİLEYEN OLGULAR
Zamanaşımının kesilmesiyle, borçlu kişileri şaşırtan ve uzun sürelerde dahi istenebilen alacakla karşılaşılmaktadır.
Amme alacağı ödenmediği takdirde, vadeyi izleyen günden itibaren borç aslına ödeme günü dahil gecikme zammı tatbik edilmesi nedeniyle gittikçe çoğalan yük doğmaktadır.
Gecikme zammı uygulamasında, ana/asıl borç tutarının aşılmasını önleyen bir hüküm yoktur.
Ancak özel haller olarak nitelenebilecek durumlarda; borçlunun haczi kabil hiç veya başkaca malvarlığının bulunmaması -aciz hali-, borçlu hakkında iflas kararı alınması ve tecil talebinin kabul edilmesinde gecikme zammı uygulanmamaktadır.
Zamanaşımının kesilmesi durumunda yeni bir beş yıllık sürenin başlayacağı açıktır.
Diğer deyişle, kesilmeye yol açan ödeme, ödeme emri tebliği, haciz tatbiki ve benzeri yasal nedenler olayın rastladığı takvim yılını izleyen yıldan itibaren alacaklı idare lehine, yeni bir beş yıl için daha tahsilat olanağı kazandırmaktadır.
Bazı hallerde, tahakkukla birlikte veya sadece tahsilata dönük yasal düzenlemelerle farklı ödeme vadeleri belirlenebilir.
Vergi Usul Kanunu’nda ve doğal afet gibi özel hallere ilişkin yasalarda farklı vadeler öngörülmektedir.
Örneğin, 6183 sayılı Yasa’ya göre de, ihtilaflı alacaklarda Danıştay’da mükellefin davayı kaybetmesi durumunda idare yeni ödeme vadesi tayin etmektedir.
Bu vade, yargının bozma kararının tebliğ edildiği yılı takip eden takvim yılından itibaren başlayacaktır.
Bir başka örnek, mücbir sebebin varlığından kaynaklanan ödeme süresi ertelemeleridir.
Bu halde, kabul olunan kanunlarla borçlulara vade ertelemesi hakkı verilmekte ve buna bağlı yeni vade oluşmaktadır.
Söze konu vadenin rastladığı yıl, zamanaşımının başlangıcını izleyen takvim yılına uzatacaktır.
IV- TECİL VE ZAMANAŞIMI
Amme borçlusunun zor durum nedeniyle tecil başvurusunun kabulü halinde, zamanaşımlı alacaklarda sorun doğabilmektedir.
Zamanaşımının son birkaç ayında yapılan tecil talebi olumlu sonuçlanmışsa ve fakat idarenin mükellef hakkında zamanaşımını kesen herhangi bir işleminin bulunmaması kaydıyla, alacağın tahsil imkanı sona erebilir.
Borçlunun art niyetli tavrı ve başlangıçta hiçbir şekilde ödeme yapmaması, ayrıca başvurunun geç sonuçlandırılması bu olumsuzluğu doğurabilir.
V- DİĞER HALLER
A- MAHSUBEN TAHSİLAT, ZAMANAŞIMINI KESMEKTEDİR
Kişinin borçlu bulunduğu idare nezdinde kesinleşmiş alacağının var olması durumunda mahsup talebine bağlı ödeme yöntemiyle de zamanaşımı kesilmektedir.
6183 sayılı Yasa’ya göre, ödemenin sadece nakden yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır.
Belirtilen Yasa’da, borçlunun sadece alacaklı idarenin kasasına nakden ödeme yapması istenmemiş, ödeme imkanlarını kolaylaştırıcı özel ödeme yöntemleri geliştirilmiştir.
B- BAŞKA BİR ALACAKLA İLGİLİ ÖDEME EMRİ, DİĞER ALACAKLARA İLİŞKİN ZAMANAŞIMINI KESMEZ
Vadesinde ödenmeyen her alacak için, ilke itibariyle bir defaya mahsus olmak üzere ödeme emri düzenlenir ve emrin kesinleşmesi şartıyla cebri takibe başlanır.
Mükellefin ya da borçlunun, birden fazla sayıda ve türde vergi/ceza borçlarına ilişkin vadelerin bitmiş olması halinde, yalnızca biri için tebliğ olunan ödeme emri diğerlerinin zamanaşımı süresini etkilememekte, yani kesmemektedir.
C- BORÇLUNUN HİLELİ İFLASI VEYA YURT DIŞINA KAÇMASI, AMME BORCUNDAN KURTULMA İMKANI VERMEMEKTEDİR
Amme borçlusu kişinin hileli iflas yolunu seçmesi ya da ülkeyi terk etmek suretiyle bir başka memlekette yaşamaya başlaması, ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, her iki halde de zamanaşımı işlememektedir.
Diğer bir ifadeyle, borçlu hakkında hileli iflas olayının veya ülkeyi terk ettiğinin tespit edildiği tarih itibariyle zamanaşımı süresi durmaktadır.
Alacaklı idare bakımından önemli olan husus, iflas yahut ta yurt dışına çıkış olgusunda kişinin iflasta kastının varolup olmadığı ve ülkeyi terk etme amacının ne olduğunun ortaya konmasıdır.
Borcu ödemekten kaçınma gayesi taşımadığı ve art niyet olmadığı sürece, olağan iflasın veya ülkeden geçici ayrılmaların zamanaşımının hesabında yeri olamaz.
Merhaba, 2006 ocak 26 da ibb tabela vergisi için beyanname vermiştim ancak belediyeden herhangi bir cevap gelmemişti. Bugün itibariyle banka hesabıma ceza tutarı kadar haciz koymuşlar. İş yerimi 2007 aralıkta kapatmıştım. Üzerinden 11 yıl geçmiş bir reklam vergi borcu. Ödeme yapmalı mıyım?
YanıtlaSil